Makaleler
İKİ FİİL-İ MUZÂRİYİ CEZMEDEN ŞART EDATLARI
Bilindiği gibi cezm fiili mâzîye değil, yalnız fiil-i muzâriye mahsustur. Aşağıdaki edatlar iki muzâri fiil almış cümlenin başına gelirlerse iki muzâri fiilin de son harekelerini cezm yaparlar ve şart bildirirler. Bunlara şart edatları da denir. Şart edatının yeraldığı cümleden sonra aynı cümlenin içinde bir de cevap cümlesi bulunur. Bu edatların bulunduğu birinci bölüme fi’lü’ş-şart, ikinci bölüme de cevabu’ş-şart denir. Cümle örnekleriyle birlikte bu edatlar şunlardır:
إنْ |
...se, ...sa |
|||||||||||||||
إنْ تَقْرَأْ تَفْهَمْ. |
Okursan anlarsın. |
|||||||||||||||
إنْ يَكْتُبْ درْسَهُ آخُذْ إلَيْهِ زَهْرَةً. |
Dersini yazarsa ona bir çiçek alırım. |
|||||||||||||||
إِنْ تَعْجَلْ تَنْدَمْ. |
Acele edersen pişman olursun. |
|||||||||||||||
مَنْ |
kim ...se, ..sa |
|||||||||||||||
مَنْ يَقْرَأْ كَثِيراً يَنْجَحْ. |
Kim çok okursa başarır. |
|||||||||||||||
مَنْ يَكْتُبْ دَرْسَهُ أذْهَبْ مَعَهُ إلى الحَدِيقةِ. |
Kim dersini yazarsa onunla bahçeye giderim. |
|||||||||||||||
مَنْ صَبَرَ ظَفَرَ. |
Kim sabrederse zafer kazanır (Hadis). |
|||||||||||||||
مَنْ يَصْبِرْ يَظْفَرْ. |
Kim sabrederse zafer kazanır. |
|||||||||||||||
مَا |
ne ...se, ...sa |
|||||||||||||||
ماَ تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللَّهُ. |
Ne iyilik yaparsanız Allah onu bilir. |
|||||||||||||||
مَا يَكْتُبْ مِنْ دَرْسِهِ يَفْهَمْهُ جَيِّداً. |
Dersinden ne yazarsa onu iyi anlar. |
|||||||||||||||
مَهْمَا |
her ne...se, ..sa |
|||||||||||||||
مَهْماَ تَفْعَلْ أَفْعَلْ. |
Her ne yaparsan onu yaparım. |
|||||||||||||||
مَهْمَا تَكْتُبْ مِنْ دَرْسِكَ أَكْتُبْ أَنَا أَيْضاً. |
Dersinden her ne yazarsan ben de yazarım. |
|||||||||||||||
أيُّ |
||||||||||||||||
أَياًّ تَحْتَرِمْ أَحْتَرِمْ. |
Kimi sayarsan sayarım. |
|||||||||||||||
أَياًّ تَكْتُبْ أَكْتُبْ. |
Neyi, hangisini yazarsan yazarım. |
|||||||||||||||
أَيُّمَا |
kimi, hangisini ...se, ...sa |
|||||||||||||||
أَيُّمَا تَكْتُبْ إلى الْوَرَقَةِ أَقرَأْهُ. |
Kağıda kimi yazarsan onu okurum. |
|||||||||||||||
أَيْنَمَا – أَيْنَ |
her nerede, nereye ...se |
|||||||||||||||
أَيْنَمَا تَجْلِسُوا نَجْلِسْ هُنَاكَ. |
Her nerede oturursanız orada otururuz. |
|||||||||||||||
تَذْهَبْ أَصْحَبْكَ. أَيْنَماَ (أَيْنَ) |
Nereye gitsen sana arkadaşlık ederim. |
|||||||||||||||
حَيْثُمَا |
her nereye ..se |
|||||||||||||||
حَيْثُمَا يَنْزِلِ الْمَطَرُ لاَ يُذْهَبْ هُناَكَ. |
Nereye yağmur yağarsa oraya gidilmez. |
|||||||||||||||
حَيْثُمَا تَذْهَبْنَ أَحْضُرْ هُنَاكَ. |
Her nereye giderseniz oraya gelirim. |
|||||||||||||||
أَنَّي |
her nereye, her nasıl ...se |
|||||||||||||||
أَنَّي تَذْهَبْ أَذْهَبْ. |
Nereye (her nasıl) gidersen giderim. |
|||||||||||||||
أَنَّى تَكْتُبْ أَكْتُبْ. |
Nasıl yazarsan ben (de öyle) yazarım. |
|||||||||||||||
إذْمَا – إِذاَماَ |
her ne zaman ...se |
|||||||||||||||
إِذْماَ تَذْهَبوُا نَذْهَبْ. |
Her ne zaman giderseniz gideriz. |
|||||||||||||||
إذاَمَا تَكْتُبْ تَحْفَظْ. |
Her ne zaman yazarsan ezberlersin. |
|||||||||||||||
مَتَى |
her ne zaman ...sa |
|||||||||||||||
مَتَى تَكْذِبْ يُعْلَمْ. |
Ne zaman yalan söylersen bilinir. |
|||||||||||||||
مَتَى تكْتُبْ أقْرَأْ. |
Her ne zaman yazarsan okurum. |
|||||||||||||||
كَيْفَماَ |
her nasıl ...se |
|
||||||||||||||
تَضْرِبْ يَضْرِبْ. كَيْفَماَ |
Nasıl vurursan öyle vurur. |
|||||||||||||||
كَيْفَماَ تَتَكَلَّمْ أَتَكَلَّمْ[4]. |
Sen nasıl konuşursan öyle konuşurum. |
|||||||||||||||
*Görüldüğü gibi şart edatları fiil-i muzâriyi cezm yapar. Fakat her zaman şart ifade etmek için mutlaka muzâri fiil kullanılmayabilir. Mahallen meczûm olarak mâzî fiil de şart cümlesi olarak gelebilir[5]. Ancak mâzî fiil mebni olduğu için şart manası dışında fiilin sonunda herhangi bir değişiklik olmaz. Tercümede şart ve cevap cümlesi mâzî olsa da gene muzâri gibi tercüme yapılır:
إِنْ كَتَبْتَ إِلَيَّ كَتَبْتُ إِلَيْكَ.
Bana yazarsan sana yazarım.
مَنْ قَرَأَ فَهِمَ.
Kim okursa anlar.
إذْماَ تَتَكَلَّمْ فَلاَ تَكْذِبْ.
Konuşursan yalan söyleme (Emir cümlesinin cevabının başında فَ gelir)
*Aynı şekilde cevap cümlesi de mâzî ve muzâri ile başlayan fiil cümlesi olduğu gibi emir, nefy, nehy, soru ve gelecek zaman ifade eden fiillerle de gelir. Bazen isim cümlesi olarak da gelebilir:
مَنْ يَطْلُبِ الْعِلْمَ لِلْخَيْرِ فَهُوَ مُجاَهِدٌ فِي سَبِيلِ اللَّهِ.
Kim hayır için ilim isterse o Allah yolunda mücahiddir.
مَنْ يَكْثُرْ مُزاَحُهُ فَهَلْ يَنْجَحُ فِي عَمَلِهِ؟ |
Kimin şakası çoğalırsa işinde başarılı olur mu? |
أَنَّى تَعْمَلْ فَهُناَكَ السَّعاَدَةُ. |
Her nerede çalışırsan saadet oradadır. |
*Cevap cümlesinin başı فَ nin yanısıra سَ ، سَوْفَ ، قَدْ edatlarından biriyle başlarsa ve cevap fiili ماَ - لَنْ[6] ile menfi olursa veya cevabın başında إِنَّماَ (ancak) bulunursa cevabın muzârisi cezm olmaz:
إِنْ تَذْهَبْ فَسَتَنْدَمُ. |
Gidersen akabinde pişman olacaksın. |
مَنْ يَفْعَلْ شَراًّ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ. |
Kim kötülük yaparsa kendine zulmetmiş olur. |
مَنْ يَقْتَصِدْ[7] فَماَ يَفْتَقِرُ[8]. |
İktisad eden fakir olmaz. |
إِنْ تَكْذِبْ فَلَنْ يُصَدِّقَكَ[9] الناَّسُ. |
Yalan söylersen insanlar sana asla inanmayacak. |
إِنْ نُخْطِئْ[10] فَإِنَّماَ خُلِقْناَ بَشَراً. |
Hata işlersek ancak beşer olarak yaratılmamızdandır. |
Not: Cümlenin sonunda gelen (وَ إِنْ) .. se bile, ..sa bile şeklinde tercüme edilir. Cevabı da olmaz:
إِذْهَبْ إِلَى واَلِدِكَ وَ إِنْ وَبَّحَكَ[11]. Seni azarlasa bile babana git.
* Taleb (Emir, nehiy, soru) cümlesinden sonra cevap cümlesi varsa ve önünde (وَ) ve (فَ) bulunmazsa cevap cümlesinin muzâri fiili de ona uyumlu olarak meczûm gelir:
. (أُدْرُسْ إِنْ تَنْجَحْ ) أُدْرُسْ تَنْجَحْ |
Çalış ki başarasın (Emir) . |
|
هَلْ تَسْمَعُ أُخْبِرْكَ. |
Dinler misin? Sana haber vereyim[12]. (Soru) |
|
لاَ تَلْعَبْ بِالناَّرِ تَحْتَرِقْ (لاَ تَلْعَبْ بِالناَّرِ إِنْ تَحْتَرِقْ ) . Ateşle oynama! Yanarsın[13]. (Nehy) |
*En çok kullanılan şart edatlarıإِنْ مَنْ ve ماَ edatlarıdır. Diğerleri bunlar kadar kullanılmaz. Zamanla, ilerleyen konularda yer alan cümlelerle birlikte konu daha da perçinleşeceğinden endişe edilmemelidir.