- Emri Gâib - mâlum : لِيَنْصُرْ (O er kişi) yardım etsin
- Emri Gâib - meçhul : لِيُنْصَرْ (O er kişiye) yardım edilsin
- Muzarideki gâib ve gâibe’ye emir lâmı ( لِ ) eki getirilerek yapılır. Cemi müennes nun'ları hariç (zamir, fiilin fâili olduğu için hazfedilmez), diğer nun'lar düşer ve sonu cezimlenir.
- Ayrıca, mütekellim Emir lâmı ile nefsi mütekellim veya nefsi mütekellim maa'l gayr'ya da, fiildeki hadesi yapmasını emreder.
- Ancak bu emir, teşvik amaçlı bir emirdir ve emri hazır amaçlı değildir. (لِنَلْعَبْ (haydi! oynayalım) gibi. Bu durumun Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerde de geçerli olup - olmadığı incelenmeli.
- Şayet başında (ثُمَّ وَ فَ) harlerinden biri gelirse, Lâm harfi cezimli okunur.
- ( يَغْزُو لِيَغْزُ ) ve ( يَرْمِي لِيَرْمِ ) ve ( يَخْشَى لِيَخْشَ )'deki gibi sonu harf-i illet olan vahit sîgalardaki vav, ya veya elif'i kaldırmak, cezim alâmetdir.
- İnşâi bir fiil olduğu için, "mânası gerçekleşmemiş veya gerçekleşmesi şüpheli" bilgisini saklar.
- Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerdeki emri gaib anlatımda:
- (a) (قُلْ) emrinden sonra geldiğinde ise, çoğunlukla hazfedilir. Burada ; "O'na söylediklerini, gizli olarak (senin dilinle) yapmasını ben emridiyorum." anlamı saklıdır. Çünkü,
- Meçhul Emri gâib'in müfred müennes gâibe'si ile meçhul emri hazır'ın müfred müzekker muhatab'ının sîgaları aynıdır. Meselâ, ( لِتُنْصَرْ ) "yardım edilsin" de olduğu gibi. Tefekkür ederken dikkat edilmeli. Seyr-i Sülük'teki sohbetlerde çok sık kullanılır.
- (b) Mânasında, bunda Ellah Tealanın Rızası saklıdır, dikkat et ikazı vardır.
- (c) İslamiyeti kabul ettikten sonra, yapılması gereken vazifeleri bildirir. Bu nedenle şeriat hükümleri, emri gaib ile başlayan cümlelerde saklıdır.
- Örnek: Namazın nasıl kılınacağını, farzını, vacibini, sünnetini, ... öğren emri gibi.
- (d) Dinleyenin yanında o anda olmayanın (gâib ve gâibe) veya yanında olup da hakkında konuşulanın, fiilin mânası ile sıfatlanmaları ( boyanmaları) için çaba harcamaya şimdiden başlamalarını saklı olarak ikaz eder.
- Örnek: Namazın edeblerini öğren ve edeblenmeye çabala. gibi. Bu durumda, fiilin kendisini kast etmez.
- Örnek : 9/82 ( فَلْيَضْحَكُوا قَلِيلًا وَلْيَبْكُوا كَثِيرًا جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ ) "Atık onlar az gülsünler - ve çok ağlasınlar - yapmış olduklarınızın cezası olarak."
- (9/73-84) Ayet-i Kerimeleri, Ellah yolunda malları ve canlarıyla cihad için hazırlananlara "Bu sıcakta sefere çıkmayın" diyenler ve ... yapanlar hakkındadır.
- Bu kişilere tövbe yöntemini (az gülüp - çok ağlamak), imâ ile işaret etmesini, inşâi fiil olmasından anlarız.
- Emr-i Gâib ve Nehy-i Gâib ile gelen Ayet-i Kerimelerdeki emirlerden hem gâib kimse sorumludur, hem de muhatablar (dinleyenler) sorumludur.
- (e) Emri Gâib cümleler, mü'minlerin gizlice imtihan edileceği durumları (emri-ilâhi ile gerçekleşen olayları) saklı olarak bildirir.
- Sebeb ile müsebbibi ayırmadan konuşanlar, imtihanı geçer.
- Sebeblere takılarak konuşanlar, imtihanı kaybeder.
- "Bu duruma; Semî' ve Alîm ahlâkımla ahlâklanmış kullarım da, şâhidlik eder (mü'min mi? - müslüman mı? bilir)." ikâzı saklıdır. Örnek : 8/17
- ( وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلَاءً حَسَنًا إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ...)
- "Onları siz öldürmediniz - Lâkin onları Ellah öldürdü - Attığın zaman sen atmadın - Lâkin Ellah attı - Bununla mü'minleri imtihan ettim - Güzel bir imtihanla - Şüphesiz Ellah çok iyi işiten, her şeyi bilendir."
- Fiil meçhul olduğu için, Meâl : "... bununla (ve benzeri olaylarla) mü'minler imtihan edilir ..." olmalı." Emri Gâib ile, Ellah Teala kendini açık - açık bize beyan eder.
- Buna rağmen yine de sebeblere takılır ve müsebbibi (sebebi yaratanı) görmemezlikten gelirse (elhamdulillah, .... demezse), ilminin hayrını görmemiş olur.
- (f) Emir lâmı ( لِ ) eki ile gelen Ayet-i Kerimeleri uygulayanlar; "ilâhi koruma (vikâye-i ilâhi) ile, ezâ olmaksızın hizmet eder ve muhatabı da menn olmaksızın hizmet alır. Hizmetteki davranışlarınıza dikkat edin! " bilgisini verir.
- Târif : Kuvvetlinin, zayıfa tehakküm ile hizmet etmesine ezâ denir ve hizmet ederken sergilediği davranışları da, kendisindeki kibir veya ucûb'un (gizli kibirin) birer göstergeleridir.
- Târif : Zayıfın, kuvvetliden sakınarak - çekinerek hizmet almasına menn denir ve hizmeti alırken sergilediği davranışları da, kendisindeki aşağılık duygusunun göstergeleridir.
- Muhtemelen bu nedenle âlimler ( اَلْ ) 'ın açıklamasında iki gruba ayrılmış olabilir.
- ( اَلْ ) lafzındaki Lâm'ı, tarif edatı (Emr-i Lâm'ı olarak tarif edilen edat) kabul edenlere göre hemze ( اَ ), hemze-i vasıl olur.
- Fakat doğrudan doğruya ikisini beraber harf-i tarif olarak kabul edenlere göre ise ( اَ ), hemze-i vasıl olmaz.
- "Buradaki ( اَ ), hemze-i vasıldır." ifâdesindeki saklı bilgiler de;
- (1) Namazda Fâtiha suresini okurken ( اَ ) diyen, sadece (vikâye-i ilâhi) ile mübtedâ olur. Kendi iradesiyle, isteğiyle, gayretiyle, çabasıyla mübtedâ olamaz.
- (2) Kişi ancak vikâye-i ilâhi ile, ezâ olmaksızın hizmet eden ve muhatabı da menn olmaksızın hizmet alan olur ise,
- ( الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ) isim cümlesinin Mübtedâ'sı olabilir. Aksi halde o kişi, bir hoperlör gibi kıraat eden olur.
- (3) Vikâye-i ilâhi, namazını, O'nun namaz kılışına benzetmeye çabalayanın kalbine ilâhi bir lütufla konan O'nun sevgisidir.
- Namazında da, bu sevgiyi hisseder ama, bunun bir ilâhi lütuf olduğunu bilmeyebilir.
- Şöyle de söylenebilir: Namazını, O'nun namazı gibi kılmaya çabalayanın O'na karşı hissetiği sevgi, ilâhi bir lütuftur ve çabasının bir karşılığı olarak hissettirilmiştir (giydirilmiştir).
- (4) Vikâye-i ilâhi sadece, dosdoğru kılınan namazda ve tüm sâlih amellerde vardır. Alışkanlık hâline getirilen, amellerde vikâye-i ilâhi yoktur.
- Muzâri Fiilin Çekimi :
- Malum (fâili bilinen) Fiil-i Emr-i Gaib’in alameti: Evveline meksur bir lam getirilir. Bu lam’a, "emir lamı" denir. Cemi müennes nun’u düşmez. Tesniye ve cemi müzekker nun’lar düşer. Muzarinin sonunda illet harfleri varsa, cezm alameti olarak illet harfleri düşer. Müfred, müzekker, gaib'in mânası: (O er kişi) YARDIM ETSİN.
- لِيَنْصُرْ لِيَنْصُرَا لِيَنْصُرُوا ||| لِتَنْصُرْ لِتَنْصُرَا لِيَنْصُرْنَ
- Meçhul (fâili bilinmeyen) Fiil-i Emr-i Gaib’in alameti: yukarıda anlatıldı. Müfred, müzekker, gaib'in mânası: (O er kişiye) YARDIM EDİLSİN.
- لِيُنْصَرْ لِيُنْصَرَا لِيُنْصَرُوا ||| لِتُنْصَرْ لِتُنْصَرَا لِيُنْصَرْنَ
- لِاُنْصَرْ لِنُنْصَرْ لِنُنْصَرْ
- Meçhul Emri Gaib'in; müennes_müfret, müennes_tesniyesi, nefsi mütekellime ve nefsi mütekellime meal gayri sıgaları ile
- Meçhul Emri Hazır'ın; müzekker_müfret, müzekker_tesniye, nefsi mütekellime ve nefsi mütekellime meal gayri sigaları aynıdır.
- Şu bilgiler saklı olabilir :
- 1) Bu gün kendime verdiğim bir emri, geçmişimdede verdiğimi bildirir (yaşadığım bir tecrübeden sonra) ve tezekküre yönlendirir.
- 2) Hem sana emrediyorum, hemde içindekine emrediyorum. anlamı saklıdır.
- 3) Hem müzekker e emrediyorum, hem de onun içindeki müennes e emrediyorum. anlamı saklıdır.