الْكشْفً عَنْ مَزِيدٍ مِن عَلَامَات الْكَذِبِ
Yalan belirtilerinin daha fazla ortaya çıkması
إِذَا سَأَلْتَ شَخْصًا فَأَجَابَ بِثِقَةٍ وَهُوَ يَنْظُرُ فِي عَيْنَيْكَ فَقَدْ تَفْتَرِضُ أَنَّهُ يَقُولُ الْحَقِيقَة
Eğer birine / bir kişiye soru sorduğunda güvenle gözlerine bakarak cevaplarsa doğru söylediğini varsayabilirdiniz.
لَكِنَّ الْبَاحِثِينَ الْآنَ يَقُولُونَ إِنَّ التَّوَاصُلَ الْعَيْنِيَّ مِنْ بَيْنِ عَلَامَاتِ الْكَذِبِ
Fakat araştırmacılar şimdi de göz iletişiminin yalan söyleme belirtileri arasında olduğunu açıklıyorlar / söylüyorlar.
فَقَدْ قَلَبَ بَاحِثُونَ بِجَامِعَةِ مِيتْشيغَان الْأَمِيرِكِيَّةِ هَذَا الِاعْتِقَادَ السَّائِدَ مُنْذُ فَتْرَةٍ طَوِيلَةٍ عَنْ التَّشَنُّجَاتِ غَيْرِ الْإِرَادِيَّةِ الَّتِي تَفْضَحُ الْكَذَّابَ
Amerika Michigan üniversitesindeki araştırmacılar yalan söylemeyi ortaya çıkaran istemsiz kasılmalarla ilgili uzun süreden bu yana yerleşen/ var olan inancı altüst ettiler/tersine çevirdiler.
بَعْدَ أَنْ قَامُوا بِتَحْلِيلِ 120 فِيدْيُو مِنْ تَغْطِيَاتٍ لِمُحَاكَمَاتٍ إِجْرَامِيَّةٍ، وَقَالُوا إِنَّهُمُ اكْتَشَفُوا عَلَامَاتٍ غَيْرَ مُتَوَقَّعَةٍ عَلَى كَذِبِ الشَّخْصِ
Ceza yargılamalarıyla ilgili / kapsamında 120 videoyu inceledikten sonra şahsın yalanıyla ilgili beklenmedik işaretleri ortaya çıkardılarını ifade ettiler.
فَالْكَذَّابُونَ يُحَرِّكُونَ أَعْيُنَهُمْ أَكْثَرَ، وَيُحَاوِلُونَ أَنْ يَبْدُوا "أَكْثَرَ ثِقَةً، وَبيَنْظُرُونَ فِي أَعْيُنِ السَّائِلِينَ أَكْثَرَ "
Yalancılar gözlerini çok hareket ettirirler, çok güvenilir görünmeye çalışırlar ve soru soranların gözlerine çok bakarlar.
Kelimeler Arapça - İngilizce - Türkçe
سَأَلَ ask - sormak
ثِقَة confidence - güven
افْتَرَضَ assume - varsaymak
حَقِيقَة truth - doğru
تَوَاصُل contact, communication - bağlantı, iletişim
عَيْن eye - göz
قَلَبَ reverse - ters çevirmek, değiştirmek
اعْتِقَاد belief - inanç
سَائِد prevailing - hakim, egemen, geçerli
تَشَنُّج spasm, convulsion - kasılmalar, spazm