الْمَالُ لَا يَجْلِبُ السَّعَادَةَ
Para/mal/zenginlik mutluluk getirmez
يَقُولُونَ إنَّ السَّعَادَةَ لَا تُشْتَرَى بِالْمَالِ، وَهَذَا صَحِيحٌ،
Derler ki mutluluk parayla satın alınmaz, bu doğrudur da
وَلَكِنَّ الصَّحِيحَ أيْضًا أنَّ الْمَالَ قَادِرٌ عَلَى شِرَاءِ "حُزْنٍ أقَلَّ"،
Fakat paranın "daha az üzüntü" satın alabileceği de gerçektir
إذْ تَوَصَّلَتْ دِرَاسَةٌ حَدِيثَةٌ أُجْرِيَتْ فِي جَامِعَةِ برِيتِيش كُولُومْبيَا الْكَنَدِيَّةِ إلَى أنَّ الدَّخْلَ الْمَالِيَّ الْمُرْتَفِعَ لا يَرْتَبِطُ بِازْدِيَادِ مِقْدَارِ السَّعَادَةِ الَّتِي يَشْعُرُ بِهَا الشَّخْصُ،
Çünkü British Columbia Kanada Üniversitesinde yapılan yeni bir araştırmada yüksek gelirin kişinin hissettiği mutluluk miktarının artmasıyla bağlantılı olmadığına (sonucuna) varıldı
وَلَكِنَّهُ يَرْتَبِطُ بِشُعُورِهِ بِالْحُزْنِ بِشَكْلٍ أَقَلَّ
Fakat o (yüksek gelir) onun (kişinin) hissettiği daha az üzüntüyle ilişkilidir
وَفَحَصَ الْبَاحِثُونَ بَيَانَاتِ 12 أَلْفًا تَمَّ تَسْجِيلُ مَعْلُومَاتِ دُخُولِهِمْ وَمَا قَالُوا إنَّهُمْ يَشْعُرُونَ بِهِ،
Araştırmacılar gelir bilgileri kaydedilen ve ne hissettiklerini söyleyen 12 bin (kişinin) açıklamalarını inceledi
وَلَاحَظُوا أنَّ الَّذِينَ كَانَتْ مَدَاخِيلُهُمْ أَعْلَى لَمْ يَشْعُرُوا بِزَيَادَةٍ فِي السَّعَادَةِ الْيَوْمِيَّةِ،
Ve gelirleri en yüksek olanların günlük mutluluklarında artış hissetmediklerini gözlemlediler / dikkat ettiler / farkına vardılar
وَلَكِنَّهُمْ سَجَّلُوا مِقْدَارًا أقَلَّ مِنَ الْحُزْنِ يَوْمِيًّا
Ancak onlar (araştırmacılar) günlük üzüntüyü daha az bir miktarda/oranda tespit ettiler / kaydettiler
وَخَلَصَ الْبَاحِثُونَ إلَى أنَّ الْمَالَ قَدْ يَكُونُ أدَاةً فَعَّالَةً أكْثَر لِلْحَدِّ مِنَ الْحُزْنِ بِشَكْلٍ أَفْضَلَ مِنَ الْحُصُولِ عَلَى السَّعَادَةِ وَتَعْزِيزِهَا
Ve araştırmacılar para/mal /zenginliğin mutluluğu elde etmek ya da onu artırmaktansa en iyi şekilde üzüntüyü azaltmak/sınırlamak için daha / çok etkili bir araç olabileceği sonucuna vardılar
Kelimeler - Arapça – Türkçe - İngilizce
تَوَصَّلَ = خَلَصَ إلَى - ulaştırmak, sonuçlandırmak - reach, conclude
دَخْل - gelir, kazanç - income
يَرْتَبِطُ - bağlantılı olmak - related to
مِقْدَار = كَمِّيَّة - miktar - quantity
يَشْعُرُ - hissetmek - feel
فَحَصَ - kontrol, inceleme check
بَيَانَات= مَعْلُومَات - bilgi , açıklamalar - data
لَاحَظُ - gözlemleme, dikkat etme - observe
أدَاة - araç - tool
فَعَّال - etkin, etkili - efficient