تَنَبُّؤ
sezgi, öngörü
اِفْتِراض
varsayım, hipotez
الخُلود
sonsuzluk, ebediyet, beka
مَصير
ilerleme, gelecek, alın yazısı
شاسع
geniş, engin, uçsuz bucaksız
اِسْتِيعاب
kapasite, idrak gücü
واسِعُ النِّطاق
geniş kapsamlı
ساحِق \ نَصْرٌ ساحِق
ezici, ezici zafer
اِسْمَحْ لي أنْ أَقول
söylememe izin ver
علنًا
alenen, açıkça
صورة هَزْلِيّة
karikatür
عَيِّنَة
numune, eşantiyon
نَخَبَ \ ينخَبُ
seçmek, oylama yapmak
عُتْبَة الألم
acı eşiği
إفْراط
aşırılık, taşkınlık, ölçüsüzlük
مبدأ \ مبادِئ (ج)
ilke, prensip
اسْتِفْزاز
provokasyon, kışkırtma
مُثَبِّط \ مثبطون (ج)
engelleyici, kısıtlayıcı
افْتِقار إلى
-den yoksun olmak
كُنْ حَلِيما
hoşgörülü, yumuşak huylu ol
وَقَفَ بِالمِرْصاد
pusu kurmak
ما لَه ثاغٍ ولا راغٍ
ne koyunu ne devesi var, hiçbir şeyi yok
جَلِيّ
açık, belirli, bariz, şeffaf
هو كَنْزٌ لا يُفْنَى
tükenmez bir hazinedir
رَأْسُ الآفات
kötülüklerin başı / anası
سَريعُ البَدَاهَة
hazırcevap, zeki, uyanık
أفضل الخيارات السيئة
Kötünün iyisi
مُتَعادِل
dengeli, eşit, denk
زَاوِيَة
köşe, kenar
وِراثِيَّة
kalıtsal
انْتِعاش / انْتَعَشَ
canlanma / hastalıktan kalkmak, hayata dönmek
تَنْسِيق
koordinasyon, eşgüdüm, düzen
مُرَشَّح
aday
تَفَوَّق (على)
üstünlük sağlamak, ağır basma, yücelik
مُقَصِّر
ihmalkar, gevşek, ihmalci
فَوْرَ ما
akabinde, hemen sonra
اكْتِئاب / مُكْتَئِب
üzgünlük, iç sıkıntısı / kederli
مِنَصّة
kürsü, platform, sahne
عَكَفَ= يَعكف (على)
-ya sabırla devam etmek, vaktini -ile doldurmak
طالَما
-dıkça , müddetçe
اِقْتِحام
zorla girme, baskın yapma
مُخْتَصّة في
bir şeyde özelleşmek - uzmanı olmak
سُلوك
davranış
حتّى لا يَكون هناك سوء الفَهْم
yanlış anlaşılma olmasın diye
اسْتِعْداد ل
hazırlık, hazır olma
ما عندي شَهِيّة
İştahım yok
تَوَهَّمَ
farklı algılamak, zannetmek
دَرْب = طَريق
yol, patika
طَرَبَ / طَرِبَ (فعل)
sevinç, neşe / coşmak, sevinçten uçmak
فَحَصَ (عن) / فَحْص
muayene, kontrol / incelemek, muayene etmek
رديء السُّمعة
kötü tanınmış / adı çıkmış
مُتَرامِيُّ الأَطْراف
uçsuz bucaksız
الاسْتِقالة
istifa
عاصفة ذِهنيّة
beyin fırtınası
ظُروف الرّاهِنة
bu günkü şartlar / halihazırdaki durumlar
مِعْيار معايير
standart / kriter / kıstas
بِلا أَدْنَى رَيْبٍ
en ufak bir şüphe olmadan
مِعيار مُزْدَوِجَ
çifte standart
تَقاعَسَ عن
ihmal etmek, oyalamak, yapmakta tereddüt etmek
زَمَّ بأَنْفِهِ
kibirlenmek, burnu havada olmak
مُتَقاعِد
emekli
مَعاش التَّقاعُدِ
emekli maaşı
تَصَنَّع / يتصنَّع
rol yapmak – yapmacık davranmak
إقْدام
atılganlık / korkusuzluk
كانَ في الحُسْبانِ أن
olması hesaptaydı / bekleniyordu
مَحْضَ أَكاذيب
tamamıyla yalan
استِغْلاق
kavrama güçlüğü, anlama zorluğu
تَصْريف
dağıtım, piyasaya sürme
مِشوار
görev, kariyer, yolculuk
على وَشْكِ
-mek üzere/ .. eşiğinde/ .. sınırında
تَحَجَّجَ
kanıt göstermek, ileri sürmek, iddia etmek
تَمْويل
finanse etmek, sponsorluk
ساهَمَ في
katkıda bulunmak
اتّخَذ مَوْقِفًا
tavır takındı, tavır almak
مُسْتَثْمِر
yatırımcı, girişimci